7 Aralık 2013 Cumartesi

Samsun'a gelmisken Gulhan'da pide yemeden olmaz.. kapali kiymali daha guzel ama ben yumurtali istedigim icin acik tercih ettim.



from Instagram http://instagram.com/p/hoRiDMs3TN/

via IFTTT

Pastirmali yumurta buranin olmazsa olmazi



from Instagram http://instagram.com/p/hoRQSpM3Sm/

via IFTTT

Pastirmali yumurta buranin olmazsa olmazi



from Instagram http://instagram.com/p/hngyzXM3fd/

via IFTTT

Samsun'da kahvalti camlidag sarkuteri'de.. aldiginiz hersey gramaj uzerinden fiyatlanir. Hersey cok lezzetli



from Instagram http://instagram.com/p/hnfltcs3eg/

via IFTTT

11 Nisan 2012 Çarşamba

Pizano Pizzeria, Ortaköy

Pizano geçen yıl açılan çok sevimli bir işletme. tesadüfen haberim oldu ve italya dönüşü pizza aşerdiğimiz bir dönemde mekana bir şans eseri nette bir sitede rastladım. denk getirdiğim ilk haftasonu atlayıp Ortaköy
'e gittiğimde tam tahmin ettiğim gibi bir yerle karşılaştım. pizzacıya çevrilmiş küçücük bir dükkan, kırmızı beyaz kareli örtüler ve o yaz sıcağında mekanı işleten bir çift.. zaten bu durum yeterince sempatikken bir de üstüne arkada duran özel yapım odun fırınını farketmemle ayrı bir coşku yaşadım :)

hemen bir margarita söyledim elbette. menüde büyük ve küçük alternatifleri var. ama tahmin edeceğiniz üzere büyük normal porsiyon, küçük ise küçük bir porsiyon. gerçi çok yemek istemiyor, ya da bir kaç değişik pizza tatmak istiyorsanız küçük boy pizza da cazip olabilir, ancak ben tabii ki büyük boy margharita ile başladım. ya kokusuyla kendimden geçtiğim ya da çektiğim fotoğrafı sildiğim için sizinle paylaşamıyorum ama böyle bir lezzet yok. zaten domatesin ve fesleğenin buram buram yükselen kokusundan neyle karşılaşacağınızı az çok anlıyorsunuz ama böylesini tahmin etmemiştim. zaten odun ateşinde pişen pizza gibisi yok hakkaten. üstüne bir de ideal süre ve sıcaklıkta pişirilmiş, kurumamış lezzetli bir domates mozarella karışımı ile kendimden geçtim.

mekanın adını taşıyan pizano ile devam ediyorum.domates ve mozarella peyniri ile dana bonfile, mantar, közlenmiş biber ile denenmesi gereken bir seçenek. neyse ki biraz karnım doyunca aklım başıma geldiğinden fotoğraflamayı akıl etmişim.









































sonraki gidişlerimin birinde de hafif bir tercih yaparak akdeniz pizzayı, mediterraneo'yu tercih ettim. klasik bir akdeniz pizza yine pizano lezzetinde pişirilmiş şekilde.





















eğer buraya ilk kez geliyorsanız, zaten tatlı faslında tiramisu önerilecektir. kesinlikle geri çevirmeyin derim. ben tiramisu için özel bir bölüm ayarlamayı düşünüyorum.

az kalsın unutuyordum, yaz döneminde mekanda ev yapımı limonata da bulunuyor ve özellikle gerçek limonata seven ve istanbul'da bulunması kolay olmayan yapımı zor limonata tarifi burada uygulanıyor. pizzanızın yanında limonatayı da tercih unutmayın,

























eğer pizza sonrasında bir double espresso beklentiniz varsa bulabileceğiniz en yakın yer ortaköydeki kahveciler... maalesef mekan küçük olduğu için espresso araç gereci koymak için yer bulunmuyor..

bana göre koşuyolunda kapanan il palazzio di pizza'nın tek alternatifi olan pizano pizzeria bir de carpaccio pizza yapsa gün aşırı ortaköy'de bulurdum kendimi. yine de şehirdeki en iyi pizza demek yanlış olmaz.

8 Nisan 2012 Pazar

Hacıbaşar

İstanbul'da birçok farklı yerde hizmet veren Hacıbaşar, evime en yakın kebapçı olması sebebiyle benim bir iki defa tercih ettiğim bir mekan. genel olarak beklentiniz üst düzey bir lezzet veya servis değilse sizi hayal kırıklığına uğratmaz. ama benim için lezzet cazibesi olmaktan çok vasat üstü garanti yemek sunduğunu düşündüğüm bir kebapçı.

ilk defa gittiğim her kabapçıda, eğer özel bir şey tatmak için gitmediysem kuzu şiş yemeyi tercih ederim. benim için kuzu şiş bir nevi margharita pizza gibidir. eğer margharita pizza güzelse tüm pizzalar güzeldir, mekanı bu yemek üzerinden değerlendirebiliriz. kuzu şiş de aynı şekilde, eğer güzelse mekandaki diğer yiyeceklere bir şans vermek gerekir, yok kuzu şiş güzel değilse bir daha o mekana uğramam.

Hacıbaşar'da başlangıç olarak küçük bir toprak kapta eritilmiş kaşar başlangıç olarak geliyor. bence diğer restoranlarda yaptıkları gibi çok da lezzetli olmayan tulum ve tereyağı yerine daha orijinal bir fikir. sıcak kabın içinden alırken uzadıkça uzayan kaşar ile açlığı bir nebze yatıştırmak gayet keyifli.




















Sonrasında kuzu şiş geliyor. çok özenli bir sunumu yok, iri taneli bulgur pilavı, közlenmiş domates ve biber, soğan ve yeşilliklerle sunuluyor. sulu ve lezzetli pişirilmiş olduğunu ilk lokmada anlıyorsunuz. ancak et istanbul'da bulunabilecek standartların ötesinde bir lezzet sunmuyor. kuzu şiş için vasat-üstü demek yanlış olmaz.























kuzu şiş gibi bir kriter ölçütü de adana.. hatta adanalıların deyişi ile kebap. eğer kebap güzelse, diğerleri de etler açısından güzeldir diye düşünebiliriz. o yüzden diğer tercihimiz ise adana oluyor.

adananın sunuşu da kuzu şişten pek farklı değil. kendi adıma, kebaplar veya etler direkt tabağın üstüne konduğunda önyargılı davranabiliyorum. etlerin soğumaması için lavaş üzerinde servis edilmesi ve hatta üstüne de bir sıra lavaş kapatılması adettendir. gelen kebap bu şekilde sıcaklığını korur, buz gibi porselen tabağın soğuğu ile kebap da soğumamış olur. adananın da tadı da kuzu şişten pek farklı değil, onun için de vasattan öte bir beklentiniz olmaması lazım.
 






















aynı zamanda döner ve iskender de bulabildiğiniz mekanda tercihimiz kardeşimin garanti yemeği iskenderden yana oluyor. kendi standartları içinde değerlendirirsek döner eti iskender için daha uygun. zaten doğalgaz ile piştiği için odun lezzeti vermiyor elbette. zaten etin de çok iddialı bir lezzeti olmadığını farketmiş olmalılar ki aşırı derecede yoğun salçalı bir iskender servis ediliyor.ben salçanın yoğun tadından başka bir tat alamadığım için iskendere bu mekanda tercih edilebilecek son alternatif gözüyle bakıyorum.

























istanbul'daki mekanlara bakarsak kebapçı kategorisinde çok daha iyilerine ulaşmak mümkün ama Hacıbaşar da genel ortalamanın altında olmayan bir mekan. gitmediyseniz çok büyük tadları kaçırmadınız, ama giderseniz de hayalkırıklığı yaratacak bir mekan değil.
herkese merhaba,

uzun zamandır böyle bir blog açmaya direniyordum. yemek yemek, lezzet peşinde koşmak, o lezzeti anlatmaktan, tanımlamaktan çok daha kolay bir uğraş.. zor olan ise lezzeti kelimelerle anlatmak, fotoğraflarken lezzeti de  yansıtmayı başarmak. aslına bakarsanız işin bu zor kısmında rol üstlenmektense tabiri caizse yiyip içip gezmeyi tercih ettiğim doğrudur.. taa ki bugüne kadar..

email adresimde bir klasörün adı olan yeme içme turizm, bugünden sonra bir blog olarak karşınızda.! arşivdeki fotoğralarla birlikte lezzetleri buraya aktardıktan sonra gündemi yakalayıp size taptaze lezzetler sunmaya gayret edeceğim.

çok konuşmaktansa çok yemeği tercih ederek ağzınızın akan suyunu silmek için mendilleriniz de hazırsa geçmişten bugüne neler yemişim şöyle tarihin tozlu sayfalarında bir yolculuğa çıkalım bakalım.

şimdiden herkese afiyet bal şeker